Alışveriş yapmak, başta kadınlar olmak üzere, herkesi rahatlatan, daha mutlu hissetmeye ön ayak olan bir aktivitedir. Alışveriş bağımlılığı veya alışverişe olan tutku, genelde kadınlara atfedilse de, aslında her insanın ilkel içgüdülerini tetikliyor.
Sahip olma içgüdülerimizi tetiklerler.
Alışveriş yaparken, en temel içgüdülerimize kadar giden bir serüvene atılıyoruz. Elinize çok istediğiniz bir ürünü aldığınız her an, ilkel egonuz ona sahip olmanız gerektiğini size söylüyor. Bu ilkel içgüdüler, insanlarda genelde alışveriş ile ortaya çıkıyor. Hayvanlarda bu içgüdü, parlak nesneleri alıp yuvalarına götürme, ilgi çekici eşyaları kaçırarak toprağa gömme şeklinde gözlemleniyor.
İlkel içgüdülerimizin yalnızca bir şeylere sahip olma isteği ile tetiklenmediğini, mağaza dizaynları, şartlandırmalar, reklamlar, ışıklandırma ve pek çok nedenin birleşimi sonucunda ortaya çıktığını aklınızda bulundurun.
Işıklandırmalar parlaksa daha fazla satın alıyoruz.
İnsanlar, her ne kadar modern teknoloji ve çeşitli aletlere kavuşmuş olsalar da, sonuçta canlılar ve her canlı gibi içgüdülere sahipler. Temelde, insanlar alışveriş yaparken her zaman daha net ve daha parlak gördükleri ürünleri tercih ediyorlar. Bunun nedeni de, yine eskiden kalma ilkel içgüdülerimiz.
Alışveriş merkezlerinde, mağazalarda, parlak ve ürünü tam anlamıyla gösteren ışıklandırmalar, ürünün tanıtımı için olduğu kadar, aynı zamanda da bizleri alışveriş yapmaya iten unsurlardan bir tanesi.
Renkler yüzünden ihtiyacımız olmayan ürünleri satın alıyoruz.
Hiç ihtiyaç duymadığımız, işimize yaramayacak ürünleri, sırf ürün sunumu ve renkleri yüzünden alma eğilimindeyiz. Herkesin mutlaka hiç kullanmadığı, neden satın aldığını bilmediği bir eşyası var. İşte o eşyanın sizde olmasının sebeplerinden biri, ürün sunumu ve renkleri.
Kırmızı, turuncu gibi dinamik renkler, beynimizin alışveriş ile alakalı bölümlerini tetikliyor. Daha önceden hiç duymadığınız bir ürün de olsa, belli renklerde ve ışıklandırmada hazırlanan sunumlar, sizi o ürünü incelemeye çekecektir.
Renklerin satın alma üzerindeki etkisi bugün büyük şirketler tarafından en çok araştırılan konulardan. Cep telefonu operatörleri, fast food zincirleri, içecek markaları ve daha pek çoğu, sizi satın almaya iten “kırmızı” rengi ürünlerinde ve etiketlerinde kullanıyor.
Sürekli reklam izliyor veya duyuyoruz.
Etrafımızda varlığına alıştığımız, bu yüzden fark etmediğimizi düşündüğümüz bir reklam yığını var. Evinizde otururken, radyoda, televizyonda, internette sürekli bir şeyler satın almanız gerektiğini söyleyen seslerle karşılaşıyorsunuz. Evden dışarı çıktığınız anda, bilboardlar, reklam panoları ve daha pek çok fazlasını görüyorsunuz.
Herhangi bir ürünün reklamını izlemenize veya tamamen incelemenize gerek kalmadan, ürünün logosunu, adını duyduğunuz anda, istemsiz olarak o ürüne güven gelişmekte. Sürekli reklam yapılan ürünler, bambaşka bir ihtiyaç için gittiğiniz markette, en azından “denemek” amaçlı sepetinize girecektir.
Ödül – ceza mekanizması ile oynanıyor.
Temel insan motivasyon kaynağı olan ödül – ceza mekanizması, her alışverişinizde siz farketmeseniz de tetikleniyor.
İlkel çağlarda, insanlar bir şeyi istediği zaman onu hemen elde edemez, fiziki bir çaba göstermeye gerek duyardı. Örneğin, ağacın tepesindeki bir meyveyi almak isteyen insan, güçlükle ağaca tırmanmak zorundaydı. Elde ettiği meyve, sağlıklı bir şekilde ödül – ceza mekanizmasını tetikliyordu.
Ancak modern çağda, istediklerinizi elde edebilmek için anlık çalışmalar yapmak çoğu zaman mümkün değil. Bunun yerine, vaktimizi satarak ofislerde, bilgisayar başında çalışıyor, karşılığında takas elemanı olan parayı alıyoruz.
Beynimizdeki ödül mekanizması, herhangi bir ürün satın aldığınızda tetikleniyor. Örneğin, markete gidip bir elma aldığınızda, beyniniz bunu, yoğun çabadan sonra gelen ödül olarak yorumluyor ve mutluluk hormonları salgılıyor. Bu durumun bizi alışveriş bağımlılığına iten kısmı ise, sonraki alışverişimizde artık bir elmanın bize yetmeyecek olması. Tetiklenme için iki elmaya ihtiyaç duyacağız. Kartopu gibi büyüyen bu döngü, en sonunda evin her tarafını gereksiz eşyalarda dolduran, bütçede büyük delikler açan alışveriş bağımlılığına dönüşmekte.